top of page

14. Mektup

Agâh Bey,


Merhabalar. Vaktinizi almak için yazıyorum yine. Umarım kusura bakmıyorsunuz.


Gümüş, gece, güven, güzellik, gizem arasındaki ilişkilere ne diyorsunuz Agâh Bey? İçlerce alemler.


İki haftadır geceleri uyku uyuyamıyorum. Ejderyâlar rahat vermiyor. Kaçta yatarsam yatayım genelde güneş doğmadan kendiliğimden uyanıyorum.


Bir kez uyandıktan ve gözlerimi açtıktan sonra da bir daha uyuyamıyorum.


Sabahları mezarlığı seyrediyorum. Bu bazen içime su serpiyor. Saçma gelecek ama ölümümü özletiyor. Sedirler, kargalar, mermerler.. o kadar güzel görünüyor ki, insanın ölesi geliyor cidden.


Bir kitap okuyordum, öfke, keder, korku gibi olumsuz duyguların bertaraf edilmesiyle ilgili tavsiyeler verdiği bir kısmı vardı. Ordan sonrasını sinirden okuyamadım. Her daim iyi hissetmeyi hak eden paşazadelere ve prenseslere içimden laf anlatmaktan yoruldum artık. Biraz da öfkelen canım, azıcık canın sıkılsın. Küçükken Polyana’yı ilk okuduğumdan beri bu konudaki pozisyonum bu.


Zaten yeterince toksik bir pozitifliğin pompalandığı, bireyi yüceltmelere doyamadığımız bir dönemdeyiz. Baydı artık. ‘’Ama canım istemiyor’’ tek başına nasıl bir argüman olabilir? Bir insanın bu phase’i en fazla 4 yaşında falan geçmiş olması gerekiyor.


Buyrun yeraltından bir not: ‘’İnsan refahtan başka bir şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? Hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanın sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir. … Şahsi kanaatime göre, yalnız refahı sevmek biraz ayıptır bile.’’ Gerçi buradaki ana fikir bir tık farklı ama yine de buraya dahil etmek uygun göründü.


Neye öfkelendiğimiz, hangi konuda dumura uğradığımız, ıstırap çektiğimiz kendimiz hakkında başka durumlar altında edinemeyeceğimiz bilgiler verir sonuçta.


Ben PMS’i bu yüzden önemsiyorum mesela. Positive self-bias perdesi kalktığından ayda bir -istemesen dahi- kendine dönüp, hakkında bilgi almak adına müthiş bir fırsat. Hangi konuda canın sıkkın, kendinde nelerden memnun değilsin, ilişkilerinde seni rahatsız eden şeyler neler… hepsi su yüzüne çıkıyor. Sonra al çalış işte. Öl öl diril, mis.


Bütün iş bu dengeyi bulmakta gerçi, uçtan uca salınıp duruyoruz. Ama az travma hiç travmadan yeğdir, haksız mıyım? (Ki hiç travma mümkün mü tartışılır).


Elmayı yedik bir kere. Yememişiz gibi davranmanın bir alemi var mı?


Şefkat bazen insanı nasıl da dumura uğratıyor Agâh Bey.


Güzellikler dilerim,

K.

0 comments

Recent Posts

See All

43. Mektup

Comments


bottom of page