davet
- Aisha K.

- Oct 9
- 2 min read
Updated: Oct 29
dün gece, kalabalık bir davete konuktum.
Üstümde gece karası kıyafetler, bahçe tarafındayız, etrafta insanlar. Hoş bir akşam daveti, gece daveti. Çiçek hırsızı beyaz kız da burada. Eninde sonunda karşılaşacağımızı biliyordum zaten, çok şaşırmıyorum o yüzden.
Uzaktan onu görünce güzelliğinden nefesim kesiliyor. Ve kesildiğim yerden nefes almaya başlıyorum.
Ne varsa kesiklerde, deliklerde, yarıklarda, oluklarda var zaten. Işık oralardan sızıyor, haz ve acı oralarda sızlıyor.
Birbirimizi görünce, tuhaf bir şey akışıyor aramızda. Bana olan kırgınlığını öfkesini sevgisini ve zarar verme isteğini bir anda ve topyekûn hissediyorum. İnsan sevmediği birine neden zarar vermek istesin zaten? Hatta zarar da vermek istemediği bir şeyi gerçekten sevdiği söylenebilir mi?
Bahçede denk geliyoruz birbirimize. İnsan içindeyiz o yüzden kırgınlıkları kızgınlıkları kusmayı başka zamana saklayıp medeni bir şekilde selamlaşmakla yetineceğiz. Sarılıyoruz birbirimize. Bir sarılma aynı anda hem sevginin hem nefretin, hem öfkenin hem özlemin, hem hasedin hem hasretin ifadesi olabilirmiş. Sarılışındaki sıkılıktan kötü bir niyeti olduğunu anlıyorum.
Beni öldürecek. Bunu hissettiğim an ben de tutuşumu sıkılaştırıyorum. Ölürsem öldürerek öleceğim. Bir zarar vermeden gitmeyeceğim.
Böylesi her zaman daha şanlı değil midir?
İkimiz sarılmış, birbirimize karışmış ve katışmış bir haldeyken ondan beklemeyeceğim bir şey yapıyor. Beni sıkıca tutmaya devam ederek, tutuşmayı hiç bozmadan, peşi sıra beni de sürükleyerek yanıbaşımızdaki havuza atlıyor. Bana zarar verebilmek için canıyla bedel ödemesi gerektiğinin farkında, buna gönlü de var.
Canından olmak da sevmek de gönüllü olmak da hep yürek işi (cour-age).
Ben de memnunum durumdan doğrusu. Sıkıca birbirimize kenetlenmiş halde, kapkara suların içinde, birimiz diğerini öldürürken ölüyoruz. Daha ne olsun, bundan alâ dinginlik mi olur.
Vaktinde kurtarmak isteyerek zarar verdiğim kız, şimdi zarar vererek beni kurtarıyor. Beni öldürürken bana onu öldürme fırsatı sunuyor. Bu sefer ölümümden nefesim kesilecek. İçinde boğulmak üzere olduğum su birazdan toprağıma can suyu olacak.
Beyaz kız ve ben sarılıp katışmış halde kapkara sularda boğuluyoruz. Akla karayı birbirine karıştırıyoruz.
Beyaz mürekkeple, sütümle geceye yazı yazacağım. Geceyi yazacağım, sırrı.
Ben yine öldürüyorum, demek ki doğuracağım. Yine ölüyorum, demek ki doğacağım.
Eski Persler Karadeniz’e Kara Rahim dermiş.
Ya benimsin ya kara toprağın dediklerimi ha toprağa gömmüşüm, ha sulara gömmüşüm.
Karanlık sulara gömmek, yani rahmimi mezar sunmak.




Comments