top of page

ekim kasım eskiz

Updated: Dec 8

İsmin mahremiyeti.

İsim öyle mahrem hissettiriyor ki. Sanki kişiye mahsus daha gizil ve mahrem bir bilgi olamazmış gibi. Sanki birine ismini sormak haddi aşmak, birine ismiyle hitap etmek onu ifşa etmek.


Kendimiz hakkında paylaştığımız ilk bilginin, kendimize dair en mahrem şey olmasındaki ironi ve hikmet. [İroni, yani hikmet?]


*

Sırra dair.


Apaçıklığın kendisi bir örtü olabilir mi?


(Yine bir sınır, gizliyi açık olandan ayıran çizgi ortadan kalkıyor)


Bir gizle(n)me biçimi. Kimse bu denli mahrem bir şeyin bu kadar ortada olmasını beklemez.


Sanki her şey, tüm gizemler bir apaçıklık örtüsünün ardına saklanmış. O kadar açık ki, orada olabileceği aklımıza bile gelmiyor, bakmıyoruz o yüzden ve görmüyoruz.


Ve insan apaçık bir kitap.


*


Yaratmak eylemi bizatihi bir mucize. Bu konuya geleceğiz.

Hep burdayız gerçi.


*


Doğru soru, doğru cevaptan evladır. Aslolan sorudur. Cevap keser, noktalar, inkıtaya uğratır. Soruysa, arzu ve devinim demek. Bir cevap ancak yeni bir soru doğuruyorsa anlamlıdır.


Kadının bir soru olması.


Kierkegaard: ‘’Tanrı benimle ne kast etmiş olabilir?’’


Basbayağı hepimiz birer soruyuz aslında. Hangi sorunun cevabıyız değil, hayır. Hangi soru veya sorularız? (Bu mu mesela?)


*


‘’Kadın nedir’’ sorusunun cevabı:

Sır.


Sır, sadece bir kişinin bildiği şey mi hiç kimsenin bilmediği şey mi, bunu henüz bilmiyorum.


*


Soru - sorun - sorumluluk.

Sual - mesele - mesuliyet.


*


Merakınız hakiki olsaydı, cevap ne olursa olsun hayret ederdiniz.

Bir beklentiyle, belli bir saikle, bir ön kabulle yöneltilen soru, sorumluluğu alınmayan merak.

Hatta merak ediyor edebiliyor olmanın kendisini hayret verici buluyor olmanız gerekirdi.


*


Ruhsal olgunluk her şeye hayret etmek mi, artık hiçbir şeye hayret etmemek mi? İkisinin aynı şey olması da pekala mümkün. Hangi zamandan hangi zamana sorduğumuza bağlı.

*


Yıkmak, bir şeyin aslında zaten-yıkıklığını ifşa etmek demektir belki.

Belki de İbrahim’in putları yıkışı aslında malumu ilan etmesiydi, zaten yıkıklığını duyurması, aşikâr kılmasıydı.


*


Bir resmi yapmış olmak için onu bitirmiş olmak gerekiyor. Son noktayı koymak, bittin, hadi öl, demek.


*


Yarmak ve yaratmak aynı kökten geliyor. Yarmadan, yaratamaz, yıkmadan yapamazsın. Birini yaparken aynı anda diğerini yapıyor oluyoruz.


*


İnsan da bir yarıktan doğar.


*


Doğumların hiçbiri normal değil, hepsi mucizevi. Yaratmaya dair her süreç, aslında bir mucize. İşin ilginci de bunu herkes biliyor aslında, bilirdi.


Yaşamda yaşam görenler mucizeden başka bir şeye şahitlik etmezler.


*


Bir müzikteki esler, yani boşluklar aralıklar, en az notalar kadar onu oluşturan asli unsurlardan biri.


Aralık’a da girdik.


[bu yüzden mi bir şeyler olacaksa ya aralık’ta ya da şubat’ta oluyor?]


*


Varlığın yokluğun yoğunlaşmış hali olması.

Yoğun, yok’tan geliyor zaten.

Bir şeyi kaybedince daha da var olmaya başlaması bundan mütevellit.


*


Kediyi merak yaşatır.


*


Açmakta olan bir çiçek solmakta olan bir çiçektir.


*


Ölmek istediğin yeri biliyorsan, yaşamak istediğin yeri buldun demektir.


24 saatin kaldığını öğrenseydin ne yapardın sorusuna vereceğin cevap, nasıl yaşamak istersin sorusunun cevabı aynı zamanda.


Yaşamımız aslında kendi cenazemizin töreni. Yaşamak, cenazeyi sırtlanmak.


Ve ben bir grup terapisi dersinde yalnız ölmek istediğimi öğrendim.


Ana rahminde teksin, kabirde tek, arada da.


*


Zihnini rahim, rahmini mezar kılmak.


*


Sırlana sırlana aynalaşmak.


*


Güzelliğinden ötürü güzelliği görülmeyen kadınlar.


*


Anlamak sevmektir. Açıklamak zulüm.


*


Özgür müyüz yoksa psişik determinizm tatsız bir hakikat mi? - Yahut tatlı, nereden baktığınıza bağlı


*


Kaderin ağlarını kadınlar eğirdiği için uygulayıcının Yıldız hoca olması manidar.

Kaderin iplerini (‘’ağlarını’’) eğiren 3 kadın, Theseus’a labirentten çıkış yolunu gösterecek ipliği veren Ariadne


*


alamet olarak semptomlarımız


Kişi, kendi kıyametinin alametleridir. Ve de inceldiği yerden kopacak.

Kopmakta.


*


Her şeyi tanımlama belirleme sınırlarını çizme, kavramsal bir çerçeveye oturtma arzunuz, sürekli temin edilme ihtiyacınızdan bayım.


Çünkü acınacak derecede şüpheyle dolusunuz.


*


Sizin o pek kavramsal dünyanızda, şeyleri birbirinden ayıran, örneğin bir tecavüzü de bir sevişmeyi de çiftleşmeden ayıran şey ne bayım?


*


Hamallık vs Hamilelik


Bilginin hamallığını yapmakla hamileliğini yapmak başka şeyler.


Bilgi ihtiyaç duyulduğunda, arzu edildiğinde alınması gereken bir şey. Bir bombardıman gibi ve pornografikçe maruz kalınması oburca tüketilmesi gereken değil.


Bilgiyle neredeyse hamile kalmak gerekiyor. Onu kendine almak, demlemek, onunla demlenmek, kuşatmak sarmalamak, onu kendine, kendini ona katmak, beslemek, barındırmak, sonra da yaratmak doğurmak ve fazlalığı atmak.


Ve bir kadının çocuğun kendisinden olup olmadığına dair şüpheye düşmesi mümkün değildir.


Şiirliğin, çocuğun, hakikatin, ve yaratma sırrının kadına bahşedilmiş olmasındaki hikmetlerden biri budur.


*


Zamanımızın getirdiklerinin götürdüklerinden biri bu işte. Doğum, yani yaşam mucizesine mâl oldu. Psişe’yle logos’un bir araya gelmesinin psişeye mâl olması gibi.


*


Dopaminlerimiz ve serotoninlerimiz, nöronlarımız arasındaki sinaptik yarıklarda akışıyor. Haz ve yaşam yine boşluklarda tezahür ediyor.


‘’Aralık’’ ayının arketipi Yay burcunun yaşam neşe ve hikmetle ilişkilendirilmesi. Yaşamla ilişkilendirilen yılın son ayının, ölüm ve yeniden doğumla ilişkilendirilen Akrep’ten hemen sonra gelmesi.


*


Hem her şey boşluklarda olup bitiyor hem de şeyler arasında bir fark yani herhangi bir boşluk yok.

Burayı çözmek gerek.


Şeylerin aslında çizgilerden, yani tınılardan müteşekkil olması.


*



Comments


bottom of page