top of page

deliliğim

Updated: 11 hours ago

Burada Haziran ayındaki psikiyatri stajımdan sonra görmeye başladığım, iki haftaya yayılmış rüyalarımın bir derlemesini ve yorumlama girişimini sunuyorum.


Geceleri gittiğim ve hiçkeslerin haberinin olmadığı ikinci hayatımdan enstantaneler.


İstikrarlı hayal hakikat.



1 Temmuz

Sahne

Bir şehir. Kuzenlerim geliyormuş, çocuklar.

Hastaneden alınması gereken bir bilgi var, bir fotoğraf sanırım. Onun için bir nevi ajanlık yapıyoruz, ben organize ediyorum. Gizlice hastaneye girip, fotoğrafı aparacağız. Ciddi istihbari öneme sahip.


Sahne

Bir arkadaşım bana bir resim hediye etmiş. Kaliteli bir baskı. Mavi ve sarılı ufak ve belirgin fırça darbeleri, impressionistic, bir dalga resmi. Dalgalar ve kayalar var. Biraz Escher’i andırıyor, biraz Klimt’i. Optik bir illüzyon var gibi. Sanki dalgalar ve kayalar birbirine karışıyor gibi oluyor.


Resmi çok ama çok seviyorum, tam benlikmiş, bu kadar olur.


Ve köpükler.


-


Yorumu çağırışım:

Su ve toprağın birbirine karışması, bir olması.


Aslında baktığımız her şeyde optik bir illüzyon var. Bakış zaten optik ve illüzyonik.


Bakışıma bakışımı bakışınıza sunmam. Akışıma akışımı. Aşkıma aşkımı.


Taşı delmek. Azimli sıçan.

Taşı delin de görelim, Ayşe hanım.


Taş, taşmak, taşamadıklarımı taşıyamadıklarım. T-aşmak. T-aşınmak. Suyun taşı aşındırması. Toprağı aparması.


Aklın ermediği sır. (Sır su, akıl taş?)

O halde sırrın erdiği akıl?


Rüyalarımın bedeli olarak uykularım, hayallerimin daha doğrusu. Ve uykularımın bedeli olarak da rüyalarım.


Öldüğümde uykularımın hepsini geri alacağım.


Bir delinin dediği gibi: ‘’Uyumak istemiyorum. Uyursam düşüncelerimi çalarlar.’’ Haklı olabilir.


Herkes bir ötekinden içre zaten.


Histerik nevroz artı bir tutam psikoz.


İnsanın yabancılığına yabancılaşması.


Emptiness filled by space.


Kendim dahil her şeyin benim dışımda olup bitmesi.


Taşı delmek. Suyun taşı aşındırması (taşındırması, aşındırması, taşırması, taştırması).


Su, yani rüya ruh ve şiir. Yani aşk, yani raks. Taş, katı ve somut ve statik. Yani istatistikler, belgeler makaleler ve bakanlıklar.


Gözlem defterimden bir not:

Hasta içeri girer, dosyalar karıştırılır, test sonuçları aktarılır, raporlar ekranlara yansıtılır. Gramajlar konuşulur ve ayarlamalar yapılır.

Hasta çıkar.

Ruh hastanesinde sıradan bir gün. Pardon, beyin hastanesinde.


İki ile ikinin dört etmediği dünyada yaşayanların, iki ile ikinin dört ettiğini zannedenler tarafından tedavi edilmeye çalışıldığı yerde.

Stajyer, stajan daha doğrusu. Psikiyatri ajanlığı.













5 Temmuz

Bir ruh hastanesindeyim. Bu sefer ajan değil, bir hasta olarak. Yersen. Kuzenim de orada. Ortam çok iyi. Yeşillik açık bir alanda takılıyoruz. Tırmanmak istediğim bir ağaç var.

Neşem ve keyfim tam yerinde, bir psikiyatri hastanesinde.

O an benim için önemli olan tek şey elimdeki kahvenin soğumaması.

Ne kadar haklıyım.

Elimdeki telefon ekranından, Google Maps’ten, (demek ki telefon serbest) aracıyla buraya gelmekte olan arkadaşımı canlı olarak takip ediyorum. O peki? Stajyer ajan mı, psikolog mu, deli mi, değil mi? Bildiğim tek şey benim tarafımda olduğu.


-


Sonradan düştüğüm bir not: Kendisi bir Kova, bu arada.


Bariz olan şeylerin örtük olanlardan fazla olduğunu düşündüğüm bir rüya.


Belki bir Rosetta görevi görecek.



8 Temmuz

Psikiyatri hastanesi, yine. (Dünya yani, yeryüzü.)

Bir çekim var, dizi ya da film çekimi, yersen. Hastalar da merakla seti / çekimi izliyor / seyrediyor. Bu sefer bir psikolog olarak orada bulunuyorum, hastalarla aram iyi ama, seviyorlar beni. Ben de onlarla seti izliyorum.


Hasta mıyım sağlık çalışanı mı? İkisinin arası bir şey mi?

Psikoloğun hasının, hastalığını kendine hasretmiş olan olması.


B’nin eskiden yayınladığı bir şiir kitabı var masanın üstünde. Bana hastalar gösteriyor sanırım. Kendisi de eskiden bu hastanede çalışıyormuş, hastaların halen hatırladığı ve sevdiği bir psikolog. Kitabın baskısı da kendine ait, kapak arkasına yeni dizeler karalamış. Bir yerinde bir çeşit grafitiyle ‘’Lale’’ yazıyor. Bu şiirlere ilham olan o zamanki sevdiği, diye düşünüyorum.


-


Bu rüyayı gördüğüm gün gittiğim iş görüşmesinin saatinin gelmesini beklerken izlediğim Szasz’ın bir videosunun, merak etmeme sebep olduğu ve de öğrenmeye başladığım şey: işaret dili.


Yeni bir merak konusu: dilsizlerle (işaret dili konuşarak) psikanaliz nasıl olurdu acaba?



(13 Temmuz’dan) yorumu çağırışım:

Lale’ye şiirler.

Lale, yani tulip, yani two lips. Söz yani.

Ve tabi başka şeyler.

İki dudak arasından çıkanlar ve çıkamayanlar.

Lâl, yani “divan” edebiyatında, sevgilinin dudağı; yahut kırmızı şarap.

Lâl, yani dilsiz kimse.

Lale devri. Sibel Can.

Lale’ye şiirler: Dilsiz yâre söylenemeyenler.

Dilsiz iki yar.


Kim peki yar?

Can da ben canan da ben, can da sen canan da sen.

Deli de doktor da.



9 Temmuz

Yine tımarhanedeyim.


Tımarhane, yani atların tımarlandığı yer.


Bu sefer psikolog olarak. Veya hapishanede. Çünkü ruh hastaneleri birer hapishane zaten.


-

Buradan çıkınca ne yapacaksın?

Ne güzel bir soru. Bu güzel sorunuz için teşekkür ederim.


Rutin, ritüel, ritalin.


İnsanlar nasıl’sa öyle yürüyor. Ve nasıl yürüyorsa öyle yürüyor.


Bi şirket devredeceğim, imparatorluğa dönüşecek.


‘’Olsun, ben size güveniyorum.’’ Hata. Ben hem size, hem kendime güvenmiyorum.

Felekten zerreye her şeyin dönüp durması. Durana kadar durmadan dönmesi.



10 Temmuz

Yine bir ruh hastanesi sanki. İki farklı renkte balon (mavi ve sarı?).


Uyanır uyanmaz yığılmaya başlayan düşüncecelerden rüyayı yakalayamadım. İpin ucunu, ipucunu kaçırdım. Balonun ipi?

Konuşamayan birinin analizi nasıl olurdu.


Eski bir proje: Modern Safsatalar.



11 Temmuz

RV’yi gördüm. Amcamvari, havai bir havası vardı, tabiri caizse. Kova burcu mu? (Bunu bir öğrenelim bakalım.) Kendisi hastanede doktor. Zekasını, işini ve hastaları ciddiye alışını, dinleme tarzını takdir ettiğim hastanenin tek doktoru.


Ben oradayım, vizit odasında. Stajyer olarak sanırım. Stajım sona erdikten sonra vizitlerini izleyebilmek için rica etmiştim, kendisi sorun etmedi ama hastane izin vermedi tabi. Bu yüzden orada bulunmak ve kalmak konusunda içim hiç rahat değil. RV beni orada kalmam için ikna etmeye çalışıyor.

Ne alakaysa vizit odası aynı zamanda bir hasta odası, çünkü içeride bir yatak var.

Şu sandalyelere şal sereriz, diyor. Mahremiyetim için, ben rahat edeyim diye. Kalayım diye.


Yatışımı veriyor.



13 Temmuz

Kendimi tercüme edip durmak zorunda kalmaktan yoruldum.

Siz benim dilimi öğreniverin.



14 Temmuz

Bir Hollanda şehri, turistik bir maksatla oradayım. Dönmek üzereyiz, birkaç saate yola çıkmamız lazım ama ben dönmeden önce, daha evvel kabaca gezdiğim müzeyi tekrar, bu sefer dikkatle ve tadını çıkara çıkara gezmek istiyorum.

Yanımdaki arkadaşımın bunun istememe gıcık olduğuna dair bir fikre kapılıyorum ama muhtemelen benimle alakalı.


Yarınımızı bilmiyoruz da, dünümüzü de biliyor değiliz.



15 Temmuz

Yine bir psikiyatri hastanesindeyim.


Çok yorgun uyandığım sabahlar rüyayı yakalayacak takatim olmuyor.


Ama ruh hastanelerinin bu kadar kalabalık olmasının tek bir manası var.



Reflecting back:

Hepsi daha büyük bir plan uğruna.


Hastası olmak. Neyin, kimin? Deli olmak. Neye, kime?

Zeki ve işini önemsediğini düşündüğüm ruh sağlığı çalışanlarının.

Ruh hastanelerinin.

Kendimin.

Analizin.


Depdeli. Deli-k.

Derim, deliğim, deliyim, deliliğim, değilim. Hepsi de benim.


Önce kendi kendimi delirtip, veya dümdüz düpedüz delirip, hastaneye yatışımı vermem, tedavi etmek için mi?

Yoksa zaten öyle olduğundan mı.


Deliliğimin ajanlığını yapmak.


Kimden neyi saklıyorsun ki? İnsanın asıl kendinden saklayamadığı sırrı, sonuçta.


Ben, yani bana mahsus deliliğim.


İşte böyle kafamdaki her kafadan bir ses çıkıyor.


Bir kadın bin kadın olduğuna göre, bi kadınla evlenmek caiz midir? (Bana ne ki, onlar düşünsün.)


Bunlar da zaten deliliğimin tortuları, dölleri veya.


Döli.



Recent Posts

See All
14 nisan 2025

ey ellerini göklere değil de aşağılara uzatan gafiller! dün gece, zemin-zamanı bükmenin bir yolunu buldum sonunda. nasıl yaptığımı...

 
 
 
19 mart 2025

dün gece, bir mission’ı tamamladım, zor bir bilmeceyi. labirentteki yaratığı öldürmemiz gerekiyordu, icabına baktık. en iyi savunma...

 
 
 
13 mart 2025

hayatlarımız, ölümlerimizin şerefine yazılmış birer kaside. destinasyon. destined. destine. destan. dün gece, şehrin kalabalığı...

 
 
 

Comments


bottom of page